Blog'a geri dön

İçerik Kraldır!

Yazan: Ezgi Koçer Kategori: Sektör

Bill Gates’in Microsoft websitesi üzerinden yayınlanan 1996 tarihli bir makalesinde içeriği kral ilan etmesinin üzerinden geçen yirmi iki yılda bu sözün bir kehanetten çok daha fazlası, dijital çağı tanımlayan kilit tespitlerden biri olduğu tekrar tekrar kanıtlandı. Peki Gates “içerik kraldır” (“content is king”) derken tam olarak neyi kastetmişti? Bunu anlamak için sözü, sözün asıl sahibine bırakmak en sağlıklısı olacaktır. Bugün internette nitelikli bir tam çevirisi bulunamayan bu tarihi makalenin Türkçe halini sizler için hazırladık.

Tıpkı radyo ve televizyon yayıncılığında olduğu gibi internette de esas paranın içerikten kazanılacağını öngörüyorum.

Yarım asır önce başlayan televizyon devrimi, TV setlerinin üretimi de dahil olmak üzere bir dizi yeni endüstri yaratmış olsa da sektörün uzun vadeli kazananları, bu aracı bilgi ve eğlence sunmak için kullananlar oldu.

Söz konusu olan internet gibi interaktif bir ağ olduğundaysa “içerik” tanımı oldukça geniş bir hal alıyor. Örneğin bilgisayar yazılımı internet için son derece önemli bir içerik biçimidir – ve şüphesiz ki Microsoft için en önemlisi kalacaktır.

Ancak internetin sunduğu fırsatlar çoğu şirket için bilgi ve eğlence sağlamayı içeriyor. Dahası, hiçbir şirket bu düzene katılmak için çok küçük değil.

İnternet ile ilgili heyecan verici şeylerden biri, bir PC ve modem sahibi olan herkesin üretebileceği tüm içeriği yayınlayabilecek olmasıdır. Bu bağlamda interneti fotokopi makinesinin multimedyadaki muadili kabul etmek mümkün; zira internet; materyalin, kitlenin büyüklüğüne bakmaksızın düşük maliyetle çoğaltılmasına imkan tanır.

İnternet ayrıca bilgilerin dünya çapında yayıncıya sıfır maliyetle dağıtılmasını da sağlar. Fırsatlar olağanüstüdür ve birçok şirket internet için içerik oluşturmayı planlamaktadır.

Örneğin televizyon ağı NBC ve Microsoft, birlikte interaktif haber işine girmek için yakın zamanda anlaşma sağladı. Şirketlerimiz bir kablolu haber ağı olan MSNBC’nin ve internette interaktif bir haber servisinin ortak sahipleri olacak. Bu ortak girişimin editoryal kontrolünü NBC sürdürecek.

Toplumların tüm popüler içerik kategorilerinde —yalnızca yazılım ve haberlerde değil; aynı zamanda oyunlar, eğlence, spor programları, rehberler, sınıflandırılmış reklamlar ve başlıca ilgi alanlarına adanmış çevrimiçi topluluklarda da— yoğun bir rekabet, başarısızlık ve başarı görmesini bekliyorum.

Basılı dergilerin müşterek ilgi alanları paylaşan okurları vardır. Bu topluluklara elektronik, çevrimiçi yayımlarla da erişilebileceğini hayal etmek kolaydır. Fakat bir dergi, çevrimiçi düzende başarılı olabilmek için yalnızca basılı olarak sahip olduklarını elektronik ortama taşımakla yetinemez; çünkü baskı içeriğinde çevrimiçi kanalların güçlüklerinin üstesinden gelmek için yeterli derinlik veya etkileşimlilik yoktur.

İnsanların bir ekranı okumak için bilgisayar açmaları bekleniyorsa, diledikleri gibi keşfedebilecekleri derin ve son derece güncel bilgilerle ödüllendirilmeleri gerekir. Sese ve muhtemelen videoya erişimlerinin olması gerekir. Bu kitle, kişisel katılımları için basılı dergilerdeki “editöre mektuplar” sayfalarının çok ötesinde olanaklara ihtiyaç duyar.

Basılı yayında belli bir çıkar çevresine hizmet eden bir şirketin bu hizmeti çevrimiçi ortamda vermekte de ne sıklıkla başarılı olacağı sorusu, birçok kişinin aklını kurcalamaktadır. Zira internet, bazı basılı dergilerin dahi geleceklerini sorgular konumdadır.

Örneğin belli bir alanda uzmanlaşmış bilimsel bilgi alışverişinde internet şimdiden devrim yaratmakta. Basılı bilimsel dergiler, küçük dolaşımlara sahip olma eğilimindedirler; bu da onları yüksek fiyatlı yapar. Ünivevrsite kütüphaneleri, bu pazarın büyük bir parçasıdır. Bu; bilgiyi uzmanlaşmış, özel bir kitleye dağıtmanın garip, yavaş ve pahalı bir yoluydu ama bir alternatifi de yoktu.

Artık bazı araştırmacılar bilimsel bulguları yayınlamak için interneti kullanmaya başlıyorlar. Bu uygulama, bazı saygın basılı dergilerin geleceğine meydan okumakta.

Zamanla internetteki bilgi genişliği muazzam olacak, bu da onu tercih edilesi hale getirecektir. Bugün bu hücum atmosferi temelde ABD ile sınırlı; fakat iletişim maliyetleri düştükçe ve farklı ülkelerde kritik bir yerel içerik yığını yayına girdikçe tüm dünyayı peşine katacağını tahmin ediyorum.

İnternetin gelişmesi için içerik sağlayanlara işleri karşılığı ücret ödenmesi şarttır. Uzun vadede başarı şansı yüksek olsa da içerik şirketleri reklam veya abonelik yoluyla para kazanmaya çalışırken kısa vadede oldukça fazla hayal kırıklığı bekliyorum. Bu sistem henüz işlemiyor ve bir süre daha işlemeyebilir.

Hiç değilse şimdiye kadar etkileşimli yayıncılığa yatırılan para ve emeğin çoğu bir hatır işinden veya elektronik olmayan dünyada satılan ürünlerin tanıtımına yardımcı olma çabasından biraz daha fazlası. Bu çabalar çoğunlukla zamanla birisinin bu işlerden nasıl gelir elde edileceğini çözeceği inancına dayanıyor.

Uzun vadede, reklam gelecek vaat ediyor. Etkileşimli reklamcılığın bir avantajı, birincil mesajın çok fazla bilgi aktarmaktan ziyade yalnızca dikkat çekmesinin gerekmesidir. Kullanıcı daha fazla bilgi almak için reklama tıklayabilir ve bir reklamveren insanların bunu yapıp yapmadığını ölçebilir.

Ancak bugün için internette gerçekleşen abonelik geliri veya reklam geliri miktarı sıfıra yakın — toplamda belki 20-30 milyon dolar civarlarında. Reklamverenler yeni bir mecra konusunda her zaman biraz tereddütlüdür; internet de kesinlikle yeni ve farklı.

Birçok internet kullanıcısının reklam görmekten hoşlanmaması, reklamverenlerin bazı tereddütlerini haklı çıkarabilir. Bunun bir nedeni, birçok reklamverenin büyük resimler kullanması ve bunların telefon çevirmeli bağlantı üzerinden indirilmesinin uzun sürmesidir. Bir dergi reklamı da yer kaplar, ancak okuyucu basılı bir sayfayı hızla çevirip geçebilmektedir.

İnternet bağlantıları daha hızlı hale geldikçe bir reklamın yüklenmesini beklemenin sıkıntısı da zamanla azalacak ve nihayet son bulacaktır. Ama bunun gerçekleşmesine henüz birkaç yıl daha var…

Bazı içerik şirketleri, genellikle bedelsiz hediye içerik yemini kullanarak, ücretli abonelik denemeleri yapıyorlar. Fakat bu dikkat isteyen, alengirli bir konu; zira bir elektronik toplululuk aboneliği ücretlendirdiği anda siteyi ziyaret eden kullanıcıların sayısı çarpıcı biçimde düşüyor ve bu da reklamverenler için değer önermesini düşürüyor.

İçerik için ödeme yapmanın henüz çok iyi çalışmıyor olmasının önemli bir nedeni küçük miktarlarda ödeme yapmanın pratik olmaması. Elektronik işlemlerin maliyet ve uğraşı, oldukça yüksek bir abonelik tutarından daha az bir ücret talep etmeyi imkansız kılmakta.

Ancak bir yıl içinde içerik sağlayıcıların bilgiyi yalnızca bir veya birkaç kuruş [cent] olarak ücretlendirebilmelerini sağlayacak mekanizmalar uygulamaya alınacak. Böylece beş kuruş [nickel] ücretli bir sayfayı ziyaret etmeye karar verirseniz beş kuruş için bir çek yazmayacak ya da postanızda bir fatura bulmayacaksınız. Sadece istediğiniz sayfaya tıklayacak ve sonrasında kuruşlar üzerinden toplu olarak ücretlendirileceğinizi biliyor olacaksınız.

Bu teknoloji, yayıncıların geniş kitleleri çekme umuduyla küçğk miktarlarda paralar talep etmelerine olanak sağlayacak.

Başarılı olanlar; interneti fikirler, deneyimler ve ürünler -yani içerik- için bir pazar yeri olarak ileri taşıyanlar olacak.

——

** Kaynak metin: https://medium.com/@HeathEvans/content-is-king-essay-by-bill-gates-1996-df74552f80d9